Merhaba,
NEREDE OLDUGUMU MERAK EDENLER İÇİN:
Anneyiz.biz'de yazıyorum, köşemin adı İKİZ AYNASI
Yaklaşık 2 sene oldu, belki okuyanlarınız olmuştur... Önceden de bahsetmiştim zaten bu yazılarımdan.
Bir de kitabım çıkıyor, kitapçılarda en fazla 1 ay sonra bulabileceksiniz...
Onun da adı İKİZ AYNASI. : ))
(D)ikiz aynama bakıp ikizlerimle yaşadıklarımı, hamilelikten başlayarak anlatıyorum.
İkiz annesi olmak harika birşey, bunun tadını çıkarabilmeniz dileğiyle...
Sevgiler herkese!
5 Temmuz 2009 Pazar
15 Eylül 2008 Pazartesi
Neredeyim ben?
Nerede olduğumu soranınız olmuş, hiçbir açıklama yapmadan kaybolmam manasız oldu tabii.
Hemen açıklayayım:
Bir seneyi aşkın bir süredir Anneyiz.biz sayfalarında İkiz Aynası adlı köşemdeyim. Her hafta yazılarım çıkıyor, düzenli olarak : )
Sizleri oraya bekliyorum!
Sevgiyle...
N.U.R.
Hemen açıklayayım:
Bir seneyi aşkın bir süredir Anneyiz.biz sayfalarında İkiz Aynası adlı köşemdeyim. Her hafta yazılarım çıkıyor, düzenli olarak : )
Sizleri oraya bekliyorum!
Sevgiyle...
N.U.R.
6 Temmuz 2007 Cuma
Haftasonu
Haftasonu neredeyse hiç evde oturmadık, super birsey bu cunku ev dagilmamis oluyor!!! : )
Cumartesi gunu ailecek gezdik, ertesi gun de esimin Amerika'dan gelen arkadasiyla once Kale'de kahvalti ettik, sonra muzik alışverişimizi yaptık(Mozart in Egypt, Timur Selçuk ve birkaç klasik muzik CD'si aldık). Tabii programın buraya kadar olan kısmı için bocek ve kediden olusan minik takimimizi anneme bıraktık...(Daha bir aylik bile degillerdi ki onlara bocek ve kedi isimlerini taktim,cunku biri kedi gibi sokulgan, digeriyse bocek bakisliydi, burada bocek nasil bakar demeyin sakın!)
İkizlerle tatile gitmeyi çok istiyoruz, ama eşim yurtdışı tatilinin hiç mantıklı olmadığını düşünüyor, bense bir değişiklik istiyorum(Biraç kez yurtiçi tatil yaptık zaten, onda sıkıntı yok!) Bir arkadasim gecen haftalarda İtalya'da ikizleriyle tatile gelen bir cift gormus, "Hersey kontrolleri altındaydı" dedi ben de gaza geldim, bakalım eşimi ikna edebilecek miyim?
Cumartesi gunu ailecek gezdik, ertesi gun de esimin Amerika'dan gelen arkadasiyla once Kale'de kahvalti ettik, sonra muzik alışverişimizi yaptık(Mozart in Egypt, Timur Selçuk ve birkaç klasik muzik CD'si aldık). Tabii programın buraya kadar olan kısmı için bocek ve kediden olusan minik takimimizi anneme bıraktık...(Daha bir aylik bile degillerdi ki onlara bocek ve kedi isimlerini taktim,cunku biri kedi gibi sokulgan, digeriyse bocek bakisliydi, burada bocek nasil bakar demeyin sakın!)
İkizlerle tatile gitmeyi çok istiyoruz, ama eşim yurtdışı tatilinin hiç mantıklı olmadığını düşünüyor, bense bir değişiklik istiyorum(Biraç kez yurtiçi tatil yaptık zaten, onda sıkıntı yok!) Bir arkadasim gecen haftalarda İtalya'da ikizleriyle tatile gelen bir cift gormus, "Hersey kontrolleri altındaydı" dedi ben de gaza geldim, bakalım eşimi ikna edebilecek miyim?
Anneyiz.biz
Tekrar merhaba,
uzun zmndır yazmadigimi soyleyeniniz oldu, eh n'apalım, 2 bebekle ugrasiyorum. : )
Kızlarım , minik kazlarim uyuyorlar, ben de rahat rahat yaziyorum, disarida kapali bir hava...
Sabah yeni aldigimiz masa uzerinde biraz boyama yaptilar, kitaplarına masanın uzerinde baktilar. Sonra TV'de atları açmamı istediler ve uyudular. Kızlarım hayvan delisi oldukları için(Canlıları bu kadar çok sevmeleri beni inanılmaz mutlu ediyor) TJK TV'ye bayılıyorlar, atları grunce dıgıdık diyemedikleri için dıt dıt diyerek zıplamaya başlıyorlar.
Tabii her anımız bu kadar keyifli değil... Bazen kız kardeşler kedi ve köpek giibidirler ya hani, bizimkiler de şimdiden zaman zaman tam manasıyla "saç saça, baş başa" haline geliyorlar sebebi de basit bir oyuncak, bir tren ya da ne bileyim bir plastik şişe bile olabiliyor! Geçenlerde eşim kavgayı önlemek için bir soda şişesini boşaltıp ellerine vermek zorunda kaldı çünkü kapağı da açtırmak gibi bir hevesleri var!!!
Hamile kalmak isteyenler de okuyorlar beni, bence iyi dusunsunler, bu is uzaktan çok kolay ve keyifli gorunuyor ama binbir zorlugu da var, gozardi etmemek gerek...
Bence eşinizle yeterince başbaşa ve ozgurce zaman geçirdiğinizden emin olmadan bu işe kalkışmayın, tabii hesaplamayı yaparken olası gecikmeleri, yani ister istemez bebeginizin olmayabilecegini de unutmayın! Biz evlenirken 2 sene diye hedef koymuştuk, minimum2 sene sonra bebek hazırlıklarına başlayacaktık. 2 sene doldugunda daha bekleyebiliriz, fikrinde olmamıza ragmen etrafımızda gordugumuzde "bbek bekleme" hikayelerinden dolayı daha fazla gecikmeyelim istedik... Tabii tek bebek biraz daha kolay; ama 2 bebek siz epeyce engelleyebiliyor(En azından bir taşla ki kuş vurmuş, bir sefer fedakarlık yapmış oluyorsunuz!)
Çifte mucize beraberinde çifte zorluk değil, normal zorluuğunkaresini fian getiriyor sanırım... En basitinden az önce sözünü ettiğim kavga durumları, biririni ısırmalar, anneyi kıskanmalar vs....................
Herkese mutlu haftasonları...
uzun zmndır yazmadigimi soyleyeniniz oldu, eh n'apalım, 2 bebekle ugrasiyorum. : )
Kızlarım , minik kazlarim uyuyorlar, ben de rahat rahat yaziyorum, disarida kapali bir hava...
Sabah yeni aldigimiz masa uzerinde biraz boyama yaptilar, kitaplarına masanın uzerinde baktilar. Sonra TV'de atları açmamı istediler ve uyudular. Kızlarım hayvan delisi oldukları için(Canlıları bu kadar çok sevmeleri beni inanılmaz mutlu ediyor) TJK TV'ye bayılıyorlar, atları grunce dıgıdık diyemedikleri için dıt dıt diyerek zıplamaya başlıyorlar.
Tabii her anımız bu kadar keyifli değil... Bazen kız kardeşler kedi ve köpek giibidirler ya hani, bizimkiler de şimdiden zaman zaman tam manasıyla "saç saça, baş başa" haline geliyorlar sebebi de basit bir oyuncak, bir tren ya da ne bileyim bir plastik şişe bile olabiliyor! Geçenlerde eşim kavgayı önlemek için bir soda şişesini boşaltıp ellerine vermek zorunda kaldı çünkü kapağı da açtırmak gibi bir hevesleri var!!!
Hamile kalmak isteyenler de okuyorlar beni, bence iyi dusunsunler, bu is uzaktan çok kolay ve keyifli gorunuyor ama binbir zorlugu da var, gozardi etmemek gerek...
Bence eşinizle yeterince başbaşa ve ozgurce zaman geçirdiğinizden emin olmadan bu işe kalkışmayın, tabii hesaplamayı yaparken olası gecikmeleri, yani ister istemez bebeginizin olmayabilecegini de unutmayın! Biz evlenirken 2 sene diye hedef koymuştuk, minimum2 sene sonra bebek hazırlıklarına başlayacaktık. 2 sene doldugunda daha bekleyebiliriz, fikrinde olmamıza ragmen etrafımızda gordugumuzde "bbek bekleme" hikayelerinden dolayı daha fazla gecikmeyelim istedik... Tabii tek bebek biraz daha kolay; ama 2 bebek siz epeyce engelleyebiliyor(En azından bir taşla ki kuş vurmuş, bir sefer fedakarlık yapmış oluyorsunuz!)
Çifte mucize beraberinde çifte zorluk değil, normal zorluuğunkaresini fian getiriyor sanırım... En basitinden az önce sözünü ettiğim kavga durumları, biririni ısırmalar, anneyi kıskanmalar vs....................
Herkese mutlu haftasonları...
25 Haziran 2007 Pazartesi
kızlarımla alışveriş
bugun kızlarımla alışverişe gittik
yine kendim için dğil, onlara ikea'dan mammut masa ve sandalye aldık
tabii çok sevindiler, bilmme söylememe gerek var mı?
eve gelince hemen kurdum ve oturup resim yapmaları çin kendi boya kalemlerini verdim ellerine
ben yanlarındayken sorun yok da, gozlerim uzerlerinde olmasa hemen yalamaya başlıyorlar boya kalemlerini!yala
dun de maxine teyzelerinin hediye ettiği parmak Boyalarıyla bir şaheser ortaya çıkartmışlardı
tabii boyama sonrası enselerinden tuttuğum gibi banyoya goturmem gerekti!
ikiz bekleyen anneler veya ikizi olanlar:
alışveriş yaparken sizeindirim sağlayan yerleri gozardı etmeyin, boylelikle 2 kat masraf yapmaktan kurtulmuş olursunuz! toys'r us, joker gibi mağazalarda ikizlere ozel indirimler var ve bunlar buyuk alışveirşlerde ciddi kazanımlar sağlayabiliyor, benden soyllemesi!
ikiz bekleyen annler sormak istediklerniz var mı? varsa yanıtlamaya hazırım, haydi tepki bekliyorum! : )
yine kendim için dğil, onlara ikea'dan mammut masa ve sandalye aldık
tabii çok sevindiler, bilmme söylememe gerek var mı?
eve gelince hemen kurdum ve oturup resim yapmaları çin kendi boya kalemlerini verdim ellerine
ben yanlarındayken sorun yok da, gozlerim uzerlerinde olmasa hemen yalamaya başlıyorlar boya kalemlerini!yala
dun de maxine teyzelerinin hediye ettiği parmak Boyalarıyla bir şaheser ortaya çıkartmışlardı
tabii boyama sonrası enselerinden tuttuğum gibi banyoya goturmem gerekti!
ikiz bekleyen anneler veya ikizi olanlar:
alışveriş yaparken sizeindirim sağlayan yerleri gozardı etmeyin, boylelikle 2 kat masraf yapmaktan kurtulmuş olursunuz! toys'r us, joker gibi mağazalarda ikizlere ozel indirimler var ve bunlar buyuk alışveirşlerde ciddi kazanımlar sağlayabiliyor, benden soyllemesi!
ikiz bekleyen annler sormak istediklerniz var mı? varsa yanıtlamaya hazırım, haydi tepki bekliyorum! : )
Hamilelik Donemi
“Bazı yıllar vardır ki, soru sorarlar. Bazı yıllar da cevapları verirler.”
-Zora Neale Hurston
IKIZLERLE BERABER HAMİLELİK DÖNEMİ VE BAZI SORULARINIZA YANITLAR:
Belki de en büyük sıkıntı hamilelik dönemiyle ilgili, kafanızda binbir soru var:
Beni neler bekliyor?
Bu dönem tek bebek bekleyen annelere göre benim için çok daha zor mu olacak?
Karnım çok mu büyüyecek?
Bebeklerim yeterince beslenebilecek mi?
Yatak istirahatı hamileliğimin sonlarında şart mı olacak ve ben tamamen hareketsiz mi kalacağım?
Bebeklerimin her ikisine birden sütüm yetecek mi?
Erken doğum riski ne kadar?
Nasıl doğum yapmalıyım?
Her şeyi ikişer ikişer alarak 2 kat masraf mı yapacağız?
2 bebeğe nasıl yetişeceğim?
Ve daha birçok soru şimdiden kafanızı kurcalamakta… Elbette doktorunuz sizi bekleyenleri bir miktar tarif edebiliyor; ama kendisi ikiz veya daha fazla bebek beklemediyse, onun cevapları sizi tam manasıyla tatmin edemeyebilir ve kafanızdaki soru işaretlerine tam bir cevap bulamayabilirsiniz. (En azından ben böyle düşünmüştüm) Kaldı ki onun görevi sizinle bu konuları uzun uzun görüşmekten ziyade, hamileliğinizle ve bebeklerinizle ilgilenmek, hamileliğinizi kontrol altında tutmak ve doğumun anne ve bebek için sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır.
Benim aldığım İngilizce kitaplarda da hamilelik dönemi sadece “geçiştiriliyordu” o yüzden öncelikle bu konuya değinmek, ardından bebeklerin doğumundan sonrasıyla ilgili muhtemel sorularınıza değinmek istiyorum…
Bebeklerinizin ikiz olacağını öğrendiğiniz zaman ve sonrasında rahatça geçirdiğiniz kısa dönem, bu sürecin sonbaharıdır. Ardından 3. ay sonuna dek sürecek olan kış gelir, yani zor zamanlar… Hamileliğimin ilk 3 ayında ikiz bebek taşıdığıma sevinip, bu sıkıntıyı bir daha çekemeyeceğimi düşünüyordum. Bulantım çok yoktu; ama normalde çok enerjik olan ben, yorgun düşmüştüm ve bu durum bana zor ve katlanılmaz geliyordu… Yavaş yavaş çetin kış günleri geride kaldı, hava yumuşadı, zaman zaman yeniden sertleşti. Doğumun hemen ardından, bebeklerim kucağıma verildiğinde bahara girmiş olduk ve bebeklerimle zaman geçirdikçe artık yaza girdiğimizi fark edip, mümkün olsa her sene hamile kalıp, o 9 ayı “bebeklerimle beraber, bebeklerimi bekleyerek” geçirebileceğimi düşünmeye başladım!!!
Tabii hamile olduğunuzu öğrenir öğrenmez, sigara ve/veya alkollü içki tüketiminizin, dahası tüketen kişilerle aynı ortamı paylaşmanızın da yasak olduğunu hatırlatmama gerek yoktur herhalde… Hamileliğinizin ilk 3 ayında, özellikle de çalışıyorsanız, uyku probleminiz çok olabilir, hele ki yaz aylarıysa sıcaklar işinizi daha da zorlaştıracaktır. Kokularla da aranız hiç iyi değildir, adeta bir “tazı” haline gelmişsinizdir. Bu dönemde ben “mutfağı kapatmıştım”. Annem sağolsun çok destek oldu, onun destek olamadığı zamanlarda da eşim “şef edalarıyla” mutfağa girip her tarafa dağıtarak da olsa harika yemekler yapıyordu. Kokulardan, özellikle de et pişerken, soğan kavrulurken rahatsız oluyordum, işte o zaman midem çok bulanıyordu ve ne yalan söyleyeyim, kendimi hiç zorlamadım yemek yapmak için… Zaten işten çok yorgun dönüyordum ve annemin yardımları, eşimin anlayışı sayesinde bu dönemi problemsiz bir şekilde atlattık.
İlk trimesterde plasentanın oluşumu sizi çok yorar ve psikolojik olarak da biraz zordur ilk aylar, streslidir. Kafanız karışık olabilir: Bebekler bu zor zamanları atlatabilecek midir? Onlar, atlatsa bile bazen siz atlatamayacakmışsınız gibi gelir, ne de olsa yorucudur bu aylar, hem de çok! Uyku ihtiyacı artar, mide bulantıları olabilir(Bu aylarda kusma ve bulantıyı tekil gebelere göre daha şiddetli yaşayabilirsiniz); ama ne olursa olsun beslenme tüm hamilelik süresince ihmal edilmemelidir, kendinizi çok zorlamadan, mideniz çok bulanınca yağsız kraker yiyebilirsiniz. Balık, süt, meyve, sebze, et, yenmesi gerekenlerin başında; ikiz bebek beklediğiniz için beslenme konusunda biraz daha dikkatli olmalısınız, günde en az 2 bardak süt içmeli ve 1 kase yoğurt yemelisiniz. Tabii çok bol sıvı tüketmeyi unutmamalısınız. Gerekenin 2 katını tüketmeyin, ama tabii gerek sıvıyı, gerekse yemeği normal bir hamileden daha fazla tüketmeye dikkat edin. Günde ekstra 300 kalori yeterlidir. Bu konuda doktorunuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz. Size de zor gelen zamanlar, sıkıntı yaşadığınız anlar oluyorsa bebeklerinizi, “meleklerinizi” düşünün… Eğer ilk hamileliğinizse; hamilelik döneminde tam algılayamayacağınız bir ilişki bu, büyülü bir şey, tarifsiz bir his! Annelik, size verilmiş kutsal bir görevdir ve bir ayrıcalıktır, bunu doğum sırasında daha iyi anlayacaksınız. O zamana dek benim ve çevrenizdekilerin söyledikleriyle yetinmek zorundasınız!
Hamilelik boyunca yapacağınız en büyük yanlış aşırı yemek olacaktır çünkü bu zaten çok olan yükünüzü daha da artırmaktan başka bir işe yaramaz. En önemlisi azar azar ve sık sık yemeye özen göstermektir, aksi takdirde midenizde aşırı bir baskı hisseder sıkıntı çekersiniz. Ben bol su içiyordum; ancak çok tuz ve şekerden kaçınıyordum. Et, balık, sebze, meyve ve süt ürünlerine ağırlık vermiştim. Pilav tercihimi genellikle bulgur pilavından yana yapıyordum. Canım çekmese bile her gün muhakkak bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içiyordum. Balığı çok sevdiğim halde, hamileliğim boyunca kokusundan nefret etmiştim; ama zorla da olsa haftada bir kez balık yemeye çalışıyordum. Bunlara ek olarak doktorunuz uygun görürse vitamin ve kan hapları da alabilirsiniz tabii… Uyguladığım bu beslenme programı sonucunda yüzüm, bacaklarım, kollarım pek şişmeden, karnımda 21 kiloyu depoladım J
Hamileliğinizin çoğunu eski alışkanlıklarınızı uygulayarak geçirebilirsiniz, bu biraz da sizin yapınızla alakalı… Eğer ani tansiyon düşmesi, bilinç kaybı gibi bir probleminiz yoksa karnınızla direksiyon arasında 1 karış kalana dek araba kullanmaktan, çok aşırı yorulmamak kaydıyla gezmekten çekinmeyin, unutmayın doğumdan sonra eski alışkanlıklarınız tamamen rafa kalkmasa da hayatınızı aynı şekilde sürdürmek çok daha zor olacak!!! Kuzenim benden tam 1 sene sonra hamile kaldığında ona gezebildiği kadar gezmesini tavsiye etmiş, bebekten sonra aynı şekilde gezilemeyeceğini söylemiştim.
Ben at bindiğim için hamile olduğumu öğrenir öğrenmez bırakmıştım. Zaten benim ilk aylarım biraz sıkıntılı geçmişti ve doktorum sadece at binmeyi değil, her tür sporu yasaklamıştı. Hatta bir haftasonu Büyükada’ya gidip orada tandeme bindiğimizi duyunca ona bile kızmıştı! Siz de yaptığız spor veya yapmayı düşündüğünüz egzersizlerle ilgili doktorunuzla konuşmayı ihmal etmeyin çünkü normalde hamilelere tavsiye edilen egzersizler sizin durumunuzda yasak olabilir.
Eğer bel ağrılarınız varsa ağrıları hafifletmek için EN İYİ yöntem her akşam eşinizin size yapacağı 5 dakikalık hafif bir masajdır, bu masaj mucizeler yaratabilir! Hamileliğimin 4. ayı itibariyle ev değiştirmeye karar verdiğimiz için eşimle tüm haftasonlarımızı natamam bir evi tamamlayabilmek amaçlı seçimler yapabilmek için gezerek geçiriyor, akşamları da arkadaşlarımızla buluşuyorduk. Bu yoğun dönemi eşimin yaptığı masajlar sayesinde daha kolay atlatabildim.
İkiz bebek beklediğiniz için beslenme konusunda olduğu gibi ağır kaldırma konusunda da hassas davranmalısınız. Doktorum laptop’ımı bile taşımama izin vermemişti ve ben de eve geldiğimde arabadan eve uzun sayılabilecek bir mesafem olduğu için kendime aldığım bir çekçekle laptop’ımı ve eve dönüşte markete uğradıysam marketten aldıklarımı taşımaya başladım.
Yatarken bile bir dağa tırmanırmışçasına enerji harcadığım ilk aylar geçince(Bu benim benzetmem değil, plasentanın oluşumu sırasındaki gerçek bu!) hamileliğimin tadını çıkarmaya başladım. Yorgunlukla beraber nisbeten daha tehlikeli olan dönem de geçip gitmişti. Siz de bu dönemi yakınarak değil de, ne denli önemli bir görev üstlendiğinizi düşünerek ve (buraya dikkat) fazla naz yapmadan geçirin. İki bebek bile taşıyor olsanız, dikkatleri üzerinize çekmekten başka bir işe yaramayan naz işini haklı kılamazsınız. Yakınmayın, inanın bebekleriniz doğduktan sonra onları sevmeye doyamayacak, bir yandan da -her ne kadar bazen çok zorlanmış olsanız da- hamilelik döneminizi özleyeceksiniz.
2. trimesterde muhtemelen çok şikayetiniz olmaz, biraz bel ağrısı ve ara ara yaşayacağınız kalp çarpıntıları olabilir. Tabii siz de kuzenim Gülbin gibi hamileliğinin 9 ayını bulantılarla geçirenlerden değilseniz!
Hamilelik döneminde iç karnınız ne denli büyük olursa olsun, karnınızın çok; ama çok büyümesi kaçınılmaz. Dolayısıyla erken aylarda üzerinize tam oturan ve hamileliğiniz süresince karnınız büyüdükçe bedeninizin değişimlerine göre ayarlanamayan kıyafetler almaktan kaçının. Ben sadece 4 aylıkken hamile kıyafetleri giymeye başlamıştım, tabii karnım diğer hamilelerinkine göre çok daha büyük bir hızla büyüyordu.
Gardırobunuzun olmazsa olmazları:
1. Siyah bir pantolon
2. Beyaz düz bir gömlek
3. Kot pantolon (Beli lastikli)
4. Jile
5. Jile
6. Jile
7. Panço
8. Spor bir ayakkabı
Her zaman için en rahat giysiniz jile olacaktır. Pantolonunuz lastikli de olsa belden sizi sıkmayacağı için siz de bebekleriniz de elbise içinde daha rahat edeceksiniz. Bir süre için topuklu ayakkabılarınızı unutup, eğer yoksa rahat bir spor ayakkabı ve düz siyah bir deri ayakkabı edinmenizde fayda var. Ben[IA1] spor ayakkabımın bağcıklarını hiç açıp kapatmadan giyip çıkarıyordum, böylelikle eğilmeme gerek kalmıyordu. Son ayda evde yalnızken 3 dakika boyunca yeniden bağlamak zorunda olduğum bir ayakkabıyı giyebilmek için uğraştığımı biliyorum! Ayrıca hamileliğim kış dönemine denk geldiği için topuksuz bir çizme giyiyordum ve bu çizmeyi bana giydirmesini sabah iş için aynı anda çıktığımız eşimden rica ediyordum veya o yoksa kendim eğilmeden bir yere dayanıp bacağımı kendime doğru çekiyordum. Külotlu çorap yerine jartiyeri deneyebilir, ya da satılan hamile çoraplarından edinebilirsiniz. Hamileliğiniz kışa denk geliyorsa soğuktan korunmak için panço giyebilirsiniz. Ben[IA2] nisbeten soğuk günlerde yeni bir kaban almadan kabanımın önünü kapamadan geziyordum.
Hamileliğiniz süresince dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da kendinizi gereksiz endişelerden arındırmaktır. Okuduğunuz kitapları endişelenmek için değil, aklınıza takılan sorulara cevap bulmak ve kafanızdaki sıkıntıları gidermek için kullanın. Bu tabii okuduğunuz kitaba da bağlı; ama sizin de düşünceleriniz üzerindeki etkiniz çok! Aynı kitabı takip ederken ben huzur buluyor, “Demek ki bu yaşadıklarım normalmiş, her hamilelikte olurmuş.” diye seviniyordum; kuzenimse bebeğiyle ilgili bazı şeyleri kafaya takıyordu. Karakterinizi değiştirmeniz zor elbette; ama bebeklerinizin iyiliği için elinizden geleni yapmalısınız.(Eşim hamileliğim sırasında gişe rekorları kıran ve çok hüzünlü olan “Babam ve Oğlum” filmini üzülüp bebeklerimi de strese sokarım diye izlememi yasaklamıştı!) Bilimsel bir dayanağım yok; ama moralle başlanan ve devam ettirilen işlerin daha yolunda gittiğine inanıyorum… (İnançların kanıtı olur mu ki?!)
Hamileliğinizin son aylarında dikkat etmeli, erken doğum riskini göz önünde bulundurarak hareketlerinizi bir miktar kısıtlamalısınız. Zaten gitgide büyüyen karnınız ve artan ağırlığınız sebebiyle hareketleriniz ister istemez kısıtlanacaktır. İşiniz masabaşıysa, şanslısınız demektir. Doktorunuz yatak istirahatı vermediyse yatmak zorunda kalmadan, rahim ağzınız çok açılmadıysa da işi erkenden bırakmadan “bebeklerinizle beraber” işe gidip gelmeye devam edebilirsiniz…
İkizlerimiz olacağını öğrenince, onlara daha iyi imkanlar sunabilmek için yeni bir eve geçme kararı aldığımızdan bahsetmiştim. Ne var ki, bu kararı duyduğumuz haberin şokuyla(gebe kalışım bile ani olmuşken; birdenbire 4 kişilik bir aile olacağımız fikri şaşırttı bizleri) hemen alamadık ve natamam olan evi yaptırmak da biraz zaman aldığından ancak doğuma 15 gün kala geçebildik yeni evimize, bu arada da elimizden geldiğince yerleştik, daha doğrusu yerleştiler… Doğuma 20 gün kala masabaşı olan işim bile yasaklanmışken, elbette dolap içlerini yerleştirme işine hiç girişmedim ve bu konuda annemden ve yardımcımdan destek aldım… Zaten taşımayı da taşıma şirketi yaptı ve böylelikle ben de gereksiz maceralara atılmamış oldum. Özellikle ikizleriniz olacaksa erken doğum riski konusunda sizler de çok dikkatli olun, hiçbir şey bebeklerinizin sağlığından ve kuvözlerindeyken onlardan ayrı kaldığınızda yaşadığınız sıkıntıdan daha önemli değil….
Doktorum gebeliğimde ilk hedef olarak 28 haftayı, ikinci hedef olarak da 34 haftayı vermişti. İlk önce heyecanla 28 haftayı beklemiştik, ardından 34 haftaya dek geri sayım başlamıştı. Sağ salim 34 haftaya ulaştığımızda eşimle beraber evde kutlama yapmıştık, 34 hafta çok korktuğumuz küvöz olasılığını epeyce aza indirgiyordu. Küvöz günümüz koşullarında elbette bir felaket değil, ama maddi manevi sizi yıpratacak bir süreç olabilir…
Hamileliğiniz boyunca müzikle, özellikle de klasik müzikle iç içe olun. Hamileliğinizin en başından itibaren bebekleriniz müziği duymayabilir; ama sizi sakinleştirerek olumlu etkisini gösterir müzik. Daha ileri aylarında da bebeklerinizin kulağını şimdiden klasik müziğe alıştırmak ve onları sakinleştirmek için evde yemek yaparken, çalışırken, arabada giderken, yemek sırasında dinleyebilirsiniz.
Tüm hamileliğinizden bahsetmek gerekirse; tek bebek taşıyanlara göre daha zor bir hamilelik geçireceğiniz gerçek. 3,5 ay arayla hamile kaldığım ablam Işıl, bana göre çok daha ufak bir karınla (Herhalde 7 aylıkken onun 9 aylık karnına çoktan erişmiştim) hamileliğini tamamlamış, benim gibi sezaryen doğuma “mecbur” kalmamış, karnı hamileliği süresince araba kullanmasına mani olmayacak kadar büyümüş(Benimse 7,5 aylık hamileyken araba kullanmam sakıncalı hale gelmişti), dahası hamileliği boyunca seyahati yasaklanmamıştı…
Sonuçta 2(veya daha çok) bebeğe kavuşacak oluşunuz, yani bu zorlu(ama bence çok da keyifli) yolun sonundaki ödülün normal ödülün 2 katı olması çekilen sıkıntılara kesinlikle değer! Muayeneye gittiğinizde çift kalp atışı duymak, ilk hareket/tekme kimden gelecek diye beklemek, “Bu bebek daha hareketli” gibi tahminler yürütmek, iki bebeğe evsahipliği yapmanın sevinci ve gururu… Bütün bunlar hem sizin daha 3 aylıkken beliren karnınızı, 4 aylık hamileyken başlayabilecek bel ağrılarınızı, 6 aylıkken yaşayacağınız çabuk yorulma ve yürüme zorluklarını ve sadece 7 aylıkken duyacağınız “Doğum yakın mı?” sorularını (Genellikle karnınız çok çıkmış olduğundan bebeğin cinsiyeti erkek olarak tahmin edilecektir!) unutturmak için yeter de artar bile!!! “Doğum yakın mı?” diye soranlara ben her seferinde gülümsemekle yetinirken, eşimin onları şaşırtmaktan aldığı büyük zevk nedeniyle “Hayır, daha zaman var, eşim ikiz bebek bekliyor.” deyişini hala unutamam…
Güçlükleri ve keyifleriyle beraber bu güzel dönemin tadını çıkarmaya bakın, çok uzun değil, doğumdan sadece bir gün sonra bile ne kadar önemli bir görevi üstlenmiş olduğunuzu düşünecek, hatta belki de hamileliği yeniden yaşamak isteyeceksiniz!!! Unutmayın: 2 bebeğiniz olacak ve eşinizle iki kişi olduğunuz zaman kişi başına sadece bir bebek düşecek. Ayrıca iki bebeği birden kucağınıza almanız, ikisini birden emzirmeniz gereken zamanlar olacak ve bu işi yapabilmek için 2 adet kolunuz, 2 adet de göğsünüz zaten var! Üçüz bebek bekleseydiniz ne olacaktı?!
-Zora Neale Hurston
IKIZLERLE BERABER HAMİLELİK DÖNEMİ VE BAZI SORULARINIZA YANITLAR:
Belki de en büyük sıkıntı hamilelik dönemiyle ilgili, kafanızda binbir soru var:
Beni neler bekliyor?
Bu dönem tek bebek bekleyen annelere göre benim için çok daha zor mu olacak?
Karnım çok mu büyüyecek?
Bebeklerim yeterince beslenebilecek mi?
Yatak istirahatı hamileliğimin sonlarında şart mı olacak ve ben tamamen hareketsiz mi kalacağım?
Bebeklerimin her ikisine birden sütüm yetecek mi?
Erken doğum riski ne kadar?
Nasıl doğum yapmalıyım?
Her şeyi ikişer ikişer alarak 2 kat masraf mı yapacağız?
2 bebeğe nasıl yetişeceğim?
Ve daha birçok soru şimdiden kafanızı kurcalamakta… Elbette doktorunuz sizi bekleyenleri bir miktar tarif edebiliyor; ama kendisi ikiz veya daha fazla bebek beklemediyse, onun cevapları sizi tam manasıyla tatmin edemeyebilir ve kafanızdaki soru işaretlerine tam bir cevap bulamayabilirsiniz. (En azından ben böyle düşünmüştüm) Kaldı ki onun görevi sizinle bu konuları uzun uzun görüşmekten ziyade, hamileliğinizle ve bebeklerinizle ilgilenmek, hamileliğinizi kontrol altında tutmak ve doğumun anne ve bebek için sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır.
Benim aldığım İngilizce kitaplarda da hamilelik dönemi sadece “geçiştiriliyordu” o yüzden öncelikle bu konuya değinmek, ardından bebeklerin doğumundan sonrasıyla ilgili muhtemel sorularınıza değinmek istiyorum…
Bebeklerinizin ikiz olacağını öğrendiğiniz zaman ve sonrasında rahatça geçirdiğiniz kısa dönem, bu sürecin sonbaharıdır. Ardından 3. ay sonuna dek sürecek olan kış gelir, yani zor zamanlar… Hamileliğimin ilk 3 ayında ikiz bebek taşıdığıma sevinip, bu sıkıntıyı bir daha çekemeyeceğimi düşünüyordum. Bulantım çok yoktu; ama normalde çok enerjik olan ben, yorgun düşmüştüm ve bu durum bana zor ve katlanılmaz geliyordu… Yavaş yavaş çetin kış günleri geride kaldı, hava yumuşadı, zaman zaman yeniden sertleşti. Doğumun hemen ardından, bebeklerim kucağıma verildiğinde bahara girmiş olduk ve bebeklerimle zaman geçirdikçe artık yaza girdiğimizi fark edip, mümkün olsa her sene hamile kalıp, o 9 ayı “bebeklerimle beraber, bebeklerimi bekleyerek” geçirebileceğimi düşünmeye başladım!!!
Tabii hamile olduğunuzu öğrenir öğrenmez, sigara ve/veya alkollü içki tüketiminizin, dahası tüketen kişilerle aynı ortamı paylaşmanızın da yasak olduğunu hatırlatmama gerek yoktur herhalde… Hamileliğinizin ilk 3 ayında, özellikle de çalışıyorsanız, uyku probleminiz çok olabilir, hele ki yaz aylarıysa sıcaklar işinizi daha da zorlaştıracaktır. Kokularla da aranız hiç iyi değildir, adeta bir “tazı” haline gelmişsinizdir. Bu dönemde ben “mutfağı kapatmıştım”. Annem sağolsun çok destek oldu, onun destek olamadığı zamanlarda da eşim “şef edalarıyla” mutfağa girip her tarafa dağıtarak da olsa harika yemekler yapıyordu. Kokulardan, özellikle de et pişerken, soğan kavrulurken rahatsız oluyordum, işte o zaman midem çok bulanıyordu ve ne yalan söyleyeyim, kendimi hiç zorlamadım yemek yapmak için… Zaten işten çok yorgun dönüyordum ve annemin yardımları, eşimin anlayışı sayesinde bu dönemi problemsiz bir şekilde atlattık.
İlk trimesterde plasentanın oluşumu sizi çok yorar ve psikolojik olarak da biraz zordur ilk aylar, streslidir. Kafanız karışık olabilir: Bebekler bu zor zamanları atlatabilecek midir? Onlar, atlatsa bile bazen siz atlatamayacakmışsınız gibi gelir, ne de olsa yorucudur bu aylar, hem de çok! Uyku ihtiyacı artar, mide bulantıları olabilir(Bu aylarda kusma ve bulantıyı tekil gebelere göre daha şiddetli yaşayabilirsiniz); ama ne olursa olsun beslenme tüm hamilelik süresince ihmal edilmemelidir, kendinizi çok zorlamadan, mideniz çok bulanınca yağsız kraker yiyebilirsiniz. Balık, süt, meyve, sebze, et, yenmesi gerekenlerin başında; ikiz bebek beklediğiniz için beslenme konusunda biraz daha dikkatli olmalısınız, günde en az 2 bardak süt içmeli ve 1 kase yoğurt yemelisiniz. Tabii çok bol sıvı tüketmeyi unutmamalısınız. Gerekenin 2 katını tüketmeyin, ama tabii gerek sıvıyı, gerekse yemeği normal bir hamileden daha fazla tüketmeye dikkat edin. Günde ekstra 300 kalori yeterlidir. Bu konuda doktorunuzdan detaylı bilgi alabilirsiniz. Size de zor gelen zamanlar, sıkıntı yaşadığınız anlar oluyorsa bebeklerinizi, “meleklerinizi” düşünün… Eğer ilk hamileliğinizse; hamilelik döneminde tam algılayamayacağınız bir ilişki bu, büyülü bir şey, tarifsiz bir his! Annelik, size verilmiş kutsal bir görevdir ve bir ayrıcalıktır, bunu doğum sırasında daha iyi anlayacaksınız. O zamana dek benim ve çevrenizdekilerin söyledikleriyle yetinmek zorundasınız!
Hamilelik boyunca yapacağınız en büyük yanlış aşırı yemek olacaktır çünkü bu zaten çok olan yükünüzü daha da artırmaktan başka bir işe yaramaz. En önemlisi azar azar ve sık sık yemeye özen göstermektir, aksi takdirde midenizde aşırı bir baskı hisseder sıkıntı çekersiniz. Ben bol su içiyordum; ancak çok tuz ve şekerden kaçınıyordum. Et, balık, sebze, meyve ve süt ürünlerine ağırlık vermiştim. Pilav tercihimi genellikle bulgur pilavından yana yapıyordum. Canım çekmese bile her gün muhakkak bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içiyordum. Balığı çok sevdiğim halde, hamileliğim boyunca kokusundan nefret etmiştim; ama zorla da olsa haftada bir kez balık yemeye çalışıyordum. Bunlara ek olarak doktorunuz uygun görürse vitamin ve kan hapları da alabilirsiniz tabii… Uyguladığım bu beslenme programı sonucunda yüzüm, bacaklarım, kollarım pek şişmeden, karnımda 21 kiloyu depoladım J
Hamileliğinizin çoğunu eski alışkanlıklarınızı uygulayarak geçirebilirsiniz, bu biraz da sizin yapınızla alakalı… Eğer ani tansiyon düşmesi, bilinç kaybı gibi bir probleminiz yoksa karnınızla direksiyon arasında 1 karış kalana dek araba kullanmaktan, çok aşırı yorulmamak kaydıyla gezmekten çekinmeyin, unutmayın doğumdan sonra eski alışkanlıklarınız tamamen rafa kalkmasa da hayatınızı aynı şekilde sürdürmek çok daha zor olacak!!! Kuzenim benden tam 1 sene sonra hamile kaldığında ona gezebildiği kadar gezmesini tavsiye etmiş, bebekten sonra aynı şekilde gezilemeyeceğini söylemiştim.
Ben at bindiğim için hamile olduğumu öğrenir öğrenmez bırakmıştım. Zaten benim ilk aylarım biraz sıkıntılı geçmişti ve doktorum sadece at binmeyi değil, her tür sporu yasaklamıştı. Hatta bir haftasonu Büyükada’ya gidip orada tandeme bindiğimizi duyunca ona bile kızmıştı! Siz de yaptığız spor veya yapmayı düşündüğünüz egzersizlerle ilgili doktorunuzla konuşmayı ihmal etmeyin çünkü normalde hamilelere tavsiye edilen egzersizler sizin durumunuzda yasak olabilir.
Eğer bel ağrılarınız varsa ağrıları hafifletmek için EN İYİ yöntem her akşam eşinizin size yapacağı 5 dakikalık hafif bir masajdır, bu masaj mucizeler yaratabilir! Hamileliğimin 4. ayı itibariyle ev değiştirmeye karar verdiğimiz için eşimle tüm haftasonlarımızı natamam bir evi tamamlayabilmek amaçlı seçimler yapabilmek için gezerek geçiriyor, akşamları da arkadaşlarımızla buluşuyorduk. Bu yoğun dönemi eşimin yaptığı masajlar sayesinde daha kolay atlatabildim.
İkiz bebek beklediğiniz için beslenme konusunda olduğu gibi ağır kaldırma konusunda da hassas davranmalısınız. Doktorum laptop’ımı bile taşımama izin vermemişti ve ben de eve geldiğimde arabadan eve uzun sayılabilecek bir mesafem olduğu için kendime aldığım bir çekçekle laptop’ımı ve eve dönüşte markete uğradıysam marketten aldıklarımı taşımaya başladım.
Yatarken bile bir dağa tırmanırmışçasına enerji harcadığım ilk aylar geçince(Bu benim benzetmem değil, plasentanın oluşumu sırasındaki gerçek bu!) hamileliğimin tadını çıkarmaya başladım. Yorgunlukla beraber nisbeten daha tehlikeli olan dönem de geçip gitmişti. Siz de bu dönemi yakınarak değil de, ne denli önemli bir görev üstlendiğinizi düşünerek ve (buraya dikkat) fazla naz yapmadan geçirin. İki bebek bile taşıyor olsanız, dikkatleri üzerinize çekmekten başka bir işe yaramayan naz işini haklı kılamazsınız. Yakınmayın, inanın bebekleriniz doğduktan sonra onları sevmeye doyamayacak, bir yandan da -her ne kadar bazen çok zorlanmış olsanız da- hamilelik döneminizi özleyeceksiniz.
2. trimesterde muhtemelen çok şikayetiniz olmaz, biraz bel ağrısı ve ara ara yaşayacağınız kalp çarpıntıları olabilir. Tabii siz de kuzenim Gülbin gibi hamileliğinin 9 ayını bulantılarla geçirenlerden değilseniz!
Hamilelik döneminde iç karnınız ne denli büyük olursa olsun, karnınızın çok; ama çok büyümesi kaçınılmaz. Dolayısıyla erken aylarda üzerinize tam oturan ve hamileliğiniz süresince karnınız büyüdükçe bedeninizin değişimlerine göre ayarlanamayan kıyafetler almaktan kaçının. Ben sadece 4 aylıkken hamile kıyafetleri giymeye başlamıştım, tabii karnım diğer hamilelerinkine göre çok daha büyük bir hızla büyüyordu.
Gardırobunuzun olmazsa olmazları:
1. Siyah bir pantolon
2. Beyaz düz bir gömlek
3. Kot pantolon (Beli lastikli)
4. Jile
5. Jile
6. Jile
7. Panço
8. Spor bir ayakkabı
Her zaman için en rahat giysiniz jile olacaktır. Pantolonunuz lastikli de olsa belden sizi sıkmayacağı için siz de bebekleriniz de elbise içinde daha rahat edeceksiniz. Bir süre için topuklu ayakkabılarınızı unutup, eğer yoksa rahat bir spor ayakkabı ve düz siyah bir deri ayakkabı edinmenizde fayda var. Ben[IA1] spor ayakkabımın bağcıklarını hiç açıp kapatmadan giyip çıkarıyordum, böylelikle eğilmeme gerek kalmıyordu. Son ayda evde yalnızken 3 dakika boyunca yeniden bağlamak zorunda olduğum bir ayakkabıyı giyebilmek için uğraştığımı biliyorum! Ayrıca hamileliğim kış dönemine denk geldiği için topuksuz bir çizme giyiyordum ve bu çizmeyi bana giydirmesini sabah iş için aynı anda çıktığımız eşimden rica ediyordum veya o yoksa kendim eğilmeden bir yere dayanıp bacağımı kendime doğru çekiyordum. Külotlu çorap yerine jartiyeri deneyebilir, ya da satılan hamile çoraplarından edinebilirsiniz. Hamileliğiniz kışa denk geliyorsa soğuktan korunmak için panço giyebilirsiniz. Ben[IA2] nisbeten soğuk günlerde yeni bir kaban almadan kabanımın önünü kapamadan geziyordum.
Hamileliğiniz süresince dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da kendinizi gereksiz endişelerden arındırmaktır. Okuduğunuz kitapları endişelenmek için değil, aklınıza takılan sorulara cevap bulmak ve kafanızdaki sıkıntıları gidermek için kullanın. Bu tabii okuduğunuz kitaba da bağlı; ama sizin de düşünceleriniz üzerindeki etkiniz çok! Aynı kitabı takip ederken ben huzur buluyor, “Demek ki bu yaşadıklarım normalmiş, her hamilelikte olurmuş.” diye seviniyordum; kuzenimse bebeğiyle ilgili bazı şeyleri kafaya takıyordu. Karakterinizi değiştirmeniz zor elbette; ama bebeklerinizin iyiliği için elinizden geleni yapmalısınız.(Eşim hamileliğim sırasında gişe rekorları kıran ve çok hüzünlü olan “Babam ve Oğlum” filmini üzülüp bebeklerimi de strese sokarım diye izlememi yasaklamıştı!) Bilimsel bir dayanağım yok; ama moralle başlanan ve devam ettirilen işlerin daha yolunda gittiğine inanıyorum… (İnançların kanıtı olur mu ki?!)
Hamileliğinizin son aylarında dikkat etmeli, erken doğum riskini göz önünde bulundurarak hareketlerinizi bir miktar kısıtlamalısınız. Zaten gitgide büyüyen karnınız ve artan ağırlığınız sebebiyle hareketleriniz ister istemez kısıtlanacaktır. İşiniz masabaşıysa, şanslısınız demektir. Doktorunuz yatak istirahatı vermediyse yatmak zorunda kalmadan, rahim ağzınız çok açılmadıysa da işi erkenden bırakmadan “bebeklerinizle beraber” işe gidip gelmeye devam edebilirsiniz…
İkizlerimiz olacağını öğrenince, onlara daha iyi imkanlar sunabilmek için yeni bir eve geçme kararı aldığımızdan bahsetmiştim. Ne var ki, bu kararı duyduğumuz haberin şokuyla(gebe kalışım bile ani olmuşken; birdenbire 4 kişilik bir aile olacağımız fikri şaşırttı bizleri) hemen alamadık ve natamam olan evi yaptırmak da biraz zaman aldığından ancak doğuma 15 gün kala geçebildik yeni evimize, bu arada da elimizden geldiğince yerleştik, daha doğrusu yerleştiler… Doğuma 20 gün kala masabaşı olan işim bile yasaklanmışken, elbette dolap içlerini yerleştirme işine hiç girişmedim ve bu konuda annemden ve yardımcımdan destek aldım… Zaten taşımayı da taşıma şirketi yaptı ve böylelikle ben de gereksiz maceralara atılmamış oldum. Özellikle ikizleriniz olacaksa erken doğum riski konusunda sizler de çok dikkatli olun, hiçbir şey bebeklerinizin sağlığından ve kuvözlerindeyken onlardan ayrı kaldığınızda yaşadığınız sıkıntıdan daha önemli değil….
Doktorum gebeliğimde ilk hedef olarak 28 haftayı, ikinci hedef olarak da 34 haftayı vermişti. İlk önce heyecanla 28 haftayı beklemiştik, ardından 34 haftaya dek geri sayım başlamıştı. Sağ salim 34 haftaya ulaştığımızda eşimle beraber evde kutlama yapmıştık, 34 hafta çok korktuğumuz küvöz olasılığını epeyce aza indirgiyordu. Küvöz günümüz koşullarında elbette bir felaket değil, ama maddi manevi sizi yıpratacak bir süreç olabilir…
Hamileliğiniz boyunca müzikle, özellikle de klasik müzikle iç içe olun. Hamileliğinizin en başından itibaren bebekleriniz müziği duymayabilir; ama sizi sakinleştirerek olumlu etkisini gösterir müzik. Daha ileri aylarında da bebeklerinizin kulağını şimdiden klasik müziğe alıştırmak ve onları sakinleştirmek için evde yemek yaparken, çalışırken, arabada giderken, yemek sırasında dinleyebilirsiniz.
Tüm hamileliğinizden bahsetmek gerekirse; tek bebek taşıyanlara göre daha zor bir hamilelik geçireceğiniz gerçek. 3,5 ay arayla hamile kaldığım ablam Işıl, bana göre çok daha ufak bir karınla (Herhalde 7 aylıkken onun 9 aylık karnına çoktan erişmiştim) hamileliğini tamamlamış, benim gibi sezaryen doğuma “mecbur” kalmamış, karnı hamileliği süresince araba kullanmasına mani olmayacak kadar büyümüş(Benimse 7,5 aylık hamileyken araba kullanmam sakıncalı hale gelmişti), dahası hamileliği boyunca seyahati yasaklanmamıştı…
Sonuçta 2(veya daha çok) bebeğe kavuşacak oluşunuz, yani bu zorlu(ama bence çok da keyifli) yolun sonundaki ödülün normal ödülün 2 katı olması çekilen sıkıntılara kesinlikle değer! Muayeneye gittiğinizde çift kalp atışı duymak, ilk hareket/tekme kimden gelecek diye beklemek, “Bu bebek daha hareketli” gibi tahminler yürütmek, iki bebeğe evsahipliği yapmanın sevinci ve gururu… Bütün bunlar hem sizin daha 3 aylıkken beliren karnınızı, 4 aylık hamileyken başlayabilecek bel ağrılarınızı, 6 aylıkken yaşayacağınız çabuk yorulma ve yürüme zorluklarını ve sadece 7 aylıkken duyacağınız “Doğum yakın mı?” sorularını (Genellikle karnınız çok çıkmış olduğundan bebeğin cinsiyeti erkek olarak tahmin edilecektir!) unutturmak için yeter de artar bile!!! “Doğum yakın mı?” diye soranlara ben her seferinde gülümsemekle yetinirken, eşimin onları şaşırtmaktan aldığı büyük zevk nedeniyle “Hayır, daha zaman var, eşim ikiz bebek bekliyor.” deyişini hala unutamam…
Güçlükleri ve keyifleriyle beraber bu güzel dönemin tadını çıkarmaya bakın, çok uzun değil, doğumdan sadece bir gün sonra bile ne kadar önemli bir görevi üstlenmiş olduğunuzu düşünecek, hatta belki de hamileliği yeniden yaşamak isteyeceksiniz!!! Unutmayın: 2 bebeğiniz olacak ve eşinizle iki kişi olduğunuz zaman kişi başına sadece bir bebek düşecek. Ayrıca iki bebeği birden kucağınıza almanız, ikisini birden emzirmeniz gereken zamanlar olacak ve bu işi yapabilmek için 2 adet kolunuz, 2 adet de göğsünüz zaten var! Üçüz bebek bekleseydiniz ne olacaktı?!
Bambaşka bir serüvendi bizimkisi… Elbette herkesin yaşadıkları kendince “bambaşka”dır, yer yer zor; yer yer inanılmaz keyifli ve tabii genel olarak bir maceradır bebeklerinizle çıktığınız yolculuk; hem de taaa en başından itibaren! Yaptırdığımız kan testinden sonra daha hamile olduğum fikrine alışmaya çalışırken, ilk ultrasonda bebeğimizin değil de, bebeklerimizin olacağını öğrendiğimizde yaşadığımız şaşkınlık, heyecan ve tabii korku, 4. ayda başlayan bel ağrılarım, yatakta geceleri sağdan sola dönemeyip kendimi ters dönmüş bir böcek gibi hissetmem (ve eşimin yardımıyla istediğim konuma geçişlerim), bebeklerimin isimlerini daha onlar içimdeyken “Soldaki Merva, sağdaki de Neva” diye koyuşumuz (hatta hastanede giyeceğim terliklerin sol tekine Merva, sağ tekine de neva diye isimlerini işlememiz) ve tabii bebeklerimin acele edip 6 gün önceden gecenin 3’ünde gelmeye karar vermeleri ve benimse gelişlerine “Yaşasın bebeklerim geliyoooor!” diye sevineceğim yerde “Ama ben yarın kaşlarımı aldıracaktım, fotoğraflarda çirkin çıkacağım şimdi!” diye paniklemem…
Hernedense ikiz annelerimizin pek sesi çıkmıyor, onun için ben bu gorevi uzerime alayım dedim. Tıpkı bu konu uzerine yazılmış kitap olmadıgından, kitap yazma işini de ustlendigim gibi!(Yayınevi arıyorum, ilgilenenlere duyurulur)
Kendi hamileliğimde çok aradım ikiz annelerinden onların deneyimlerini dinleyebileceğim bir kitap; ama nafile, yoktu Türkiye’de böyle bir kitap! Dahası internette de detaylı bir şeyler bulamadım ve kafamda beliren binbir soruya bir cevap bulabilmek için Amerika’da yaşayan en yakın arkadaşım Öz (Bebeklerimin “Miniannesi”) aracılığıyla oradan 2 adet ikizler üzerine yazılmış kitap getirttim, bu şekilde iki farklı ikiz annesinin deneyimlerini okudum, okudukça yer yer rahatladım, yer yer korktum; ama beni bekleyenlerin adını biraz daha koyabildiğimi hissetmeye başladım, bebeklerimle beraber bir bilinmeze doğru değil de, biraz daha tahmin edilebilir bir geleceğe doğru gittiğimizi düşünmeye başladım ve bu da bana moral verdi…
Belki sizlere de moral verir yazılarımı okumak, ya da paylaırız yaşadıklarımızı, zorluklarımızı ve sevinçlerimizi...
Haydi bakalım, başlıyoruz!
Hernedense ikiz annelerimizin pek sesi çıkmıyor, onun için ben bu gorevi uzerime alayım dedim. Tıpkı bu konu uzerine yazılmış kitap olmadıgından, kitap yazma işini de ustlendigim gibi!(Yayınevi arıyorum, ilgilenenlere duyurulur)
Kendi hamileliğimde çok aradım ikiz annelerinden onların deneyimlerini dinleyebileceğim bir kitap; ama nafile, yoktu Türkiye’de böyle bir kitap! Dahası internette de detaylı bir şeyler bulamadım ve kafamda beliren binbir soruya bir cevap bulabilmek için Amerika’da yaşayan en yakın arkadaşım Öz (Bebeklerimin “Miniannesi”) aracılığıyla oradan 2 adet ikizler üzerine yazılmış kitap getirttim, bu şekilde iki farklı ikiz annesinin deneyimlerini okudum, okudukça yer yer rahatladım, yer yer korktum; ama beni bekleyenlerin adını biraz daha koyabildiğimi hissetmeye başladım, bebeklerimle beraber bir bilinmeze doğru değil de, biraz daha tahmin edilebilir bir geleceğe doğru gittiğimizi düşünmeye başladım ve bu da bana moral verdi…
Belki sizlere de moral verir yazılarımı okumak, ya da paylaırız yaşadıklarımızı, zorluklarımızı ve sevinçlerimizi...
Haydi bakalım, başlıyoruz!
Kaydol:
Yorumlar (Atom)